Trafikteki Cehalet

Bu yaz Ege – Akdeniz kıyılarında tatil yapma şansımız oldu. Bu da aynı zamanda şehirler arası yollarda araba sürmek anlamına geliyordu. Maalesef yollarda trafik katılımcılarının büyük bir kısmının ne kadar bencil, empati yoksunu veya kural tanımaz olduğunu bir kez daha görmüş bulundum.

Gittiğimiz yollar kasabalardan, köylerden geçiyor. Buralarda hız limiti 50’ye düşüyor. Ancak kimsenin umurunda değil. Trafik katılımcılarının çoğu o kadar bencil ki, yarım saat erken varabilmek uğruna yerleşim yerinden 90, 100 ile geçiyor. Ben de isterim ki her yerden her yere otoban olsun, 120 ile gidelim. Ama yok. O halde o yerleşim yerinde yola atlayabilecek çocuğa dikkat etmek zorundayız.

Makas atanlara ne demeli? Yoğun-akıcı trafikteyiz. Hızlı da akıyor trafik. Ama paşam özel ya, ona beklemek yakışmıyor. Geçecek sağdaki o minik boşluktan.

Yolda giderken bir yapım çalışması başladı. Karayolları asfaltı komple yok etmiş, sıfırdan yapıyor. Yol çakıldan ibaret, henüz zift atılmamış. 20 ile gitseniz bile, araba taş atıyor, arabanın altına vurmayan çakıl kalmıyor. Ama paşamın umurunda mı? Kendi malı da başkasınınki de umurunda değil. Muhtemelen bunu düşünmeye zekası yetmiyor. Yoksa bu haldeki bir yolda, insanları sollayıp herkese taş atmasının başka ne açıklaması olabilir? Karayolları’nın böyle bir saçmalık yapmasına girmiyorum bile.

Ve en bombasına gelelim: Sollama yasakları… Yolun ortasındaki çizginin düz veya kesik olmasının bir sebebi var. Solla veya sollama. Ama trafikteki IQ artığı katılımcı durur mu? Öndeki yavaş ise eğer, düz çizgi bir teferruattır onun için… Atar kendini sol şeride, karşıdan birisi gelecek mi gelmeyecek mi bakmaksızın başlar sollamaya… Eğer birisi gelirse karşıdan artık o panikle sizin üzerinize mi kırar ne yapar artık onu bilemezsiniz.

Biz ne zaman bu kadar saygısız ve bencil olduk bilmiyorum… Keşke trafik kurallarını bilsek ve uysak. Keşke trafik kurallarını öğretecek kadar denetim ve ceza yaptırımı olsa.