yalanci ege universitesi ogrenci koyu
💻 Bilgisayar, 🎈 Hayat, 🧐 Kişisel

İnternet Geliyordu, Geliyorduuu, Direkten Döndü!

Bana İronin Resmini Çizebilir misin Abidin?

Sizin üniversitenizi bilemem. Sizin rektörünüzü de tanımıyorum. Ama bizim üniversitemizden ve rektörümüzden bahsedebilirim. Sizin yurdunuzu bilemem. İnterneti var mı, yok mu onu da bilemem. Ama kendi yurdumdan bahsedebilirim.

Maalesef artık adını söylemeye utandığım Ege Üniversitesi Öğrenci Köyü’nde kalmaktayım. Yurdumuzda 3 aydır internet yok! AMA ÖYLE BİR YÜZSÜZLÜK HAKİM Kİ HALA UTANMADAN WEB SİTELERİNDE 24 SAAT İNTERNET VARDIR YAZABİLİYORLAR. Yalancılık bile bir yere kadar!

Dün “İnternet bağlantısını tamir etmeyi başardılar, zahmet oldu.” diyorduk ki, yaklaşık 5 saatlik bir bağlantının sonunda internet tekrar gitti! Şaşıran olduğunu sanmıyorum.

Bugün Şebnem Hanım’dan aldığım bilgilere göre, yine makineler yanmış. En başa dönmüşüz, bilmem kaç bin dolarlık zarar varmış, herkes gece gündüz çalışıyormuş vs vs… Her zamankinden farklı bir şey duyamadım, beklemiyordum da. Aynı tas, aynı hamam. Eee alıştık artık. Annesi babası avukat olan bir tane bile yürekli insan dava açmayınca şu yurda, zamanında imza toplamak için oda oda dolaştığımızda imza atmaya bile korkanlar oldukça, hepiniz kuzu kuzu uyudukça böyle devam eder bu.

Her neyse… Elektrik şirketlerine binlerce dolar verilmeye devam edilecekmiş, oda da gezilip elektrik sistemi kontrolleri yapılacakmış, kılmış yünmüş… Yazık vallahi içim sızladı ikinci dönem hala yurtta kalmayı planlayanlara… (varsa)

Hikaye

Başta Sayın Rektörümüz Candeğer Yılmaz olmak üzere, yurt sorumlularının da tamamı dahil olmak üzere tüm büyükler bu kesintinin elektrik sorunundan kaynaklandığını iddia ediyorlar. Anlayacağınız, öyle bir elektrik sorunu var ki, hiçbir elektrikli cihazı bozmazken internet gidiveriyor! Bak sen.

Para basmadığımızdan olsa gerek, internet kesintisinin bize getirdiği ek masrafları karşılamak amacıyla (tüm yurt ahalisi olarak Avea’yı Turkcell’i sayenizde zengin ettik!) yurttan internet bedelinde bir fiyat kesintisi istedik. 500 dilekçeyi birkaç duyarlı arkadaşımla birlikte bizzat ben topladım, teslim ettim. Ege Üniversitesi Öğrenci Köyü Yönetimi, dilekçelere 30 günde ilerleme, 60 günde yanıt vermek ile ilgili yasayı da çiğneyerek cevap verme zahmetine katlanmadı! Sayın Rektörümüz Candeğer Yılmaz, yurda bir ziyaretinde öğrenci temsilcimize, nasıl evde elektrik kesiliyorsa ve biz onun parasını veriyorsak, burada da (öğrenci köyü) internetin parasını vereceğimiz anlamına gelen bir cümle kurarak, kesik elektriğin parasının ödenmediği gerçeğini yok sayarak kendince müthiş bir mantık kurdu. (Kendince diyoruz, çünkü biz öğrenciler olarak hala anlayamadık mantığı.)

…ve yaklaşık bir ay önce, en sonunda, Sayın Rektörümüz, yanına önemli birkaç kişiyi daha alarak, Ege Kafe’ye gelip, Öğrenci Köyü sakinlerine seslendi. Sonunda adam yerine konduğumuzu sandık. Rektörümüz, elektrik sorununun en geç 10-15 güne çözüleceğini söyledi. Arkadaşlarımızdan birisinin para iadesi isteğini dile getirmesi üzerine ise öğrencileri provokatörlükle suçlayarak alelacele çekip gitti.

15 gün geçti… 1 ay geçti. Rektörün ne zaman geldiğini hatırlayıp, tam olarak ne kadar süre geçtiğini hesaplayamayacağım kadar çok zaman geçti… İnternet gelmedi. Rektörümüz Candeğer Yılmaz sözler verdi ve sonra onları tutamadı. Üniversiteye olan güvenimizi, Ege Üniversitesi’nin itibarını zedeledi.

Bize gelen faturalardan haberi yoktu zaten kimsenin! Büyük ihtimalle tüm büyükler kulaklarını tıkadıkları içindi.

Yurt yönetimi, ne zaman sorsak “Çözüyoruz, gece gündüz çalışıyoruz!” dedi. Ama nasıl çalışmaksa bu, iki ayda koca bir bina inşa edilebilirken, olmayan bir sistem sıfırdan kurulabilirken, bir elektrik sorunu çözülemedi. Çözülemediği gibi, sorunu çözemeyen firmalara binlerce dolar verdiklerini de övünerek anlattılar. “Siz sorunu çözemediniz ama vallahi süper firmasınız yine de, alın bu iki bin doları cep harçlığı yapın!”

Kaç tane firma getirirlerse getirsinler, bir türlü sorun çözülmediği halde, görevini layıkıyla yapamadığını düşünüp istifa eden bir tek kişi bile olmadı. Çünkü kimsenin umurunda değildik.

Sonunda internet 18 Ocak 2010 günü geldi… …diyorduk ki beş saatlik bir sürenin ardından tekrar gitti. Direkten döndü.

yalanci ege universitesi ogrenci koyu

İroni

Bugün Şebnem Hanım’dan aldığım bilgilere göre, zamanında üniversitemizin ilgili bölümlerinden hocalar gelmiş, elektrik sorununu çözmek için incelemelerde bulunmuşlar.

Ve tahmin edin ne olmuş?

Oturup bu işin dersini veren koca profösörler, doçentler uygulamaya gelince fıss foss diye sönmüş, hiçbiri çözüm getirememiş!

Bu acı verici değil midir? Eğitim kalitesi bu kadar kötü mü koca Ege Üniversitesi’nin? İş kağıt üzerinde olunca oluyor da, uygulamaya gelince kimse bir şey yapamıyor mu? Hani proje yöneticileri? 3 ay boyunca adım atılamayan proje mi olur? Hani elektrikçiler? Nerede verdiğiniz dersler? Kim o gelen hocalar? Siz bilmediğiniz, yapamadığınız şeyi hangi cesaretle ve hangi vicdanla öğrencilerinize anlatabiliyorsunuz ki?

Anlayacağınız, bizim üniversite böyle bir üniversite. İçler acısı. Öğretim kurumuyuz biz. İnsanları bilgilendirir, alanlarında uzman yaparız, ancak bir sorun çıktığı zaman kendi paçamızı kurtaramayacak durumdayız.

Durum içler acısı. Çünkü burası koca Ege Üniversitesi. 50 yılı aşkın tecrübesi olan (?) koca bir kurum. Çevre yolunda sağdan üçüncü köy değil!

Paçayı Kurtarmak

Yurttan ayrılıyorum.

Sonunda!

Geç bile kaldım!

Üç buçuk yıldır kaldığım yurdumdan keşke daha iyi düşüncelerle ayrılabilseydim… Bir türlü çözülemeyen internet sorunu, rektörün bile bu konuya duyarsız kalması, üstüne üstlük verdiği sözleri tutamaması, en ufak bir indirim dahi yapılmaması, akıl almaz zamlar, ilk sene iki olan, daha sonra bire indirilen temizlik günleri, güvenlik tehlikesi nedeniyle siparişimizi almak için bile ana kapıya gitmek zorunda olmamız ama ana kapıdaki kart sisteminin bir ay boyunca bozuk olması dolayısıyla elimizi kolumuzu sallayarak içeri girdiğimiz müthiş yurt güvenliği (!), çalışmayan telefon hatları, Akasya Blok 3. katta insanlıktan çıkmış bir arkadaşın cep telefonunun gece gündüz Harry Potter müziği ile bas bas çalması, iki oda komşumuzun da gece gündüz odamıza canlı gürültü yayını yapması, uyarmamıza rağmen anlamamaları, blok sorumlusunun uyarmasına rağmen anlamaması, sırf haremlik selamlık olsun diye Mimoza’dan cehennemin dibindeki Akasya’ya ve daha dar bir odaya sürülmek, bir yıl önce yurttan tek isteğim olan üstü kapalı bisiklet park yerinin yapılmadığı gibi, dilekçeme cevap bile verilmemesi üstüne üstlük, blok içine alınmasının da yasaklanması ve bisikletimin çürümeye yüz tutması, 2008 yazı Haziran ayında günlük ödeme yapılırken çift kişilik odalardan tek kişilik odalara oranla daha fazla para alınması ve buna itirazıma (evet doğru tahmin ettiniz) cevap verilmemesi ve buna benzer daha nice olaydan sonra sanırım bana hak verirsiniz.

Yurda ilk yerleşen öğrencilerden biri olarak, bu kadar şeyi hak ettiğime inanmıyorum.

Bakalım şimdi ne olacak?

Çarşaf kirli, yastık kirli (havada uyuyorum sanki, tabi kirlenecek), badananın rengi solmuş (iki sene hiç boyamazsanız solar tabi!), buzdolabının içi soğuk ya da benzer bahanelerle çirkeflik yapıp depozitoya el koyacaklar mı, yoksa o işi tatlıya bağlayabilecek miyiz, onu göreceğiz. İki hafta sonra…

Bitirirken: Gelebilecek Örnek Yorumlar

  • İnternet gelmiş, hala sövüyorsun, ayıp. (Acaba beş saatliğine geldiğinden ve üç aydır gelmediğinden olabilir mi?)
  • Rektörünüz sizin için çalışıyor, hepsi görevlerini yapıyor, sen çıkıntısın. (Hayat pembe, kessen mutluluk damlayacak, ekonomik kriz falan da yok, başkan da Tayyip değil, biz de Pollyanna’yız.)
  • İnternet yok diye yurttan çıkıyordun, internet geldi kapak oldu sana. (Hayır olmadı, ben zaten çıkacaktım, dönem başından beri ev bakıyorum.)
  • Ege Üniversitesi’nin adını kirletmeye utanmıyor musun? Sen ne biçim üniversitelisin? Yazık, çok yazık… (Sanki evlendik üniversiteyle, iyi günde kötü günde yanında olmaya yemin ettik. Mantığa gel ya.)
  • Sevgili Umut; ben de senin yollarından geçtim. Köy yöneticilerini ve rektörümüzü iyi tanırım. Emin ol ellerinden geleni yapmışlardır, ah biraz sabretmeyi ve inanmayı öğrensen… (Samimiyetine inanmıyorum, ama yağcılık sınır tanımıyor.)
  • Hello. I am from Spain. I am 18 and pretty. Waiting for you. Call me. (Akismet’in yakalayamadığı spam.)
  • İnternet kesintisi kesin senin psikolojik sorunlarındandır. 😀
  • Siz aslında Özlem’le aynı kişisiniz. Hatta aslında yurt yöneticileri ile de aynı kişisiniz. Hatta sen rektörsün. Hatta sen Obamasın. (Çüş.)
  • Ya umut bırak bu işleri, yurtta internet kesikti ama ben kabloya kaynak yaptım giriyodum. (Kabloyu nerene kaynak yaptın diye sorarlar insana 😀 )
  • asdasasdasd (bazı mal insanların nedense gönderince zevk aldıkları yorum metni.)
👋 🚨 Yeni yazılardan haberdar olmak ister misiniz? 👇

İnternet Geliyordu, Geliyorduuu, Direkten Döndü! 20 yorum aldı.

  1. Ağzına sağlık Umut. Herşeyi o kadar güzel dile getirmişsin ki eklenecek birşey yok. Yurttan kurtuluyor olmana çok sevindim. Ev hayatında mutluluklar diliyorum 🙂

  2. Ben İTÜ’de 3 sene Gölet yurtlarında kaldım ve açıkçası bu sorunlar yoktu. O nedenle ne kadar hayati olacağını tahmin edebiliyorum. Yurt arkadaşlarımızdan bizimde sorunlu olanlar çıkmıştı. Ancak biz dilekçe vermek yerine, oda basmak yöntemiyle çözmüştük bu sorunları. Elektrik ve internet bir bilgisayar mühendisinin çalışması için gerekli şeylerdir. Bence bu kadar beklememeliydin, derslerin ve diğer konularda bu nedenle sorunlar çıkmış olduğunu, en azından kafanda rahatça çalışamadığını düşünüyorum. Herşeye rağmen hayırlısı olsun.

  3. Bir an önce kaçman en güzeli olur. Şöyle bir şey de var: Dilekçeleri dikkate almıyorlar ama onlar açısından sorun yok. Ne de olsa yurda rağbet var, giden gitsin yenisi bulunur görüşündeler. Pek bir umurlarında olduğumuzu sanmıyorum.

  4. Yerleştirmeler açıklanınca öğrenci köyü çıkmadı diye deli gibi üzülmüştüm.Hele de sitesine bakınca.Valla biraz olsun teselli oldum Umut.Tabi sizin zor durumda kalışınızdan mutlu olmadım sadece evdeyken köy çıksın diye dua edişlerim geldi aklıma,olmayınca üzülüşüm…
    “İnternet kesintisi kesin senin psikolojik sorunlarındandır.” Bu da yüksek ihtimal olabilir bak. =)

  5. İnan sonuna kadar bir solukta okudum. O saydığın insanların ne mal oldukları belli! Onların işine gelmese 2 günde çözerler ya bu işi işlerine geliyor işte. Her yer bunlarla dolu zaten!

  6. İnternetsiz bir şeyler yapmaya çalışmanın zorluğunu biliyorum. Geçen sene bir kaç modem arızası yaşadım üst üste o dönemde internet olmadan ödevleri öğrenmek, kaynak araştırmak vs. hayal olmuştu.

    Ev konusuna gelince, ev işi zorlu bir maraton. Özellikle erkek evi daha zor. Tek mi çıkacaksın bilmiyorum ama ev arkadaşlarını iyi seçmek önemli. Erasmusun ilk ayında 7 erkek bir evde kaldık. Üstelik tamamen rastgele yerleştirilmiş durumdaydık. 7 ülkeden 7 farklı erkek. Ev ilk günlerde çok düzenli giderken bir hafta sonra Türkiyeden görmeye alıştığım öğrenci evine dönmeye başladı o zaman bekar evi kavramının evrensel olduğunu anladım.

    4 gün boyunca biriken çöplerin mutfakta yarattığı dağ, parti sonrası mutfakta yere dökülmüş içkiler, yuvarlanan boş şişeler, yığmaca bulaşık. Sabahın köründe kahvaltı ederken bangır bangır club müzik dinleyen bir ev arkadaşı.

    Ev hayatı zor iş ama çok da zevkli. Ev hayatında mutluluklar umarım köydekinden mutlu olursun. TTnet filan da uğraştırmaz seni.

  7. keşke tüm şartlar uygun olsa da ben de eve çıkabilsem… senin adına sevindim. ve kalemine sağlık her şeyi olduğu gibi anlatmışsın, diyecek başka bir şey kalmıyor geriye.

  8. Gerçekten çok başarılı bir yazı olmuş Umut, tebrik ederim. Ben de sendenim. 3 ay boyunca sinir krizleri geçirip en sonunda bi eve kapak atmayı başarabildim. İnsanın canını gerçekten en çok sıkan dilekçelerin kaale bile alınmaması. Geçen Haziran oda arkadaşımdan memnun olmadığım gerekçesiyle oda değişimi için dilekçe verdim. Ve sürekli olarak blok yöneticimize sordum, “Ne zaman çıkıcam odadan? Ne zaman dilekçem yanıtlanıcak?” diye… Gel gör ki, ben oda arkadaşım yüzünden kafayı yerken, sırf onunla aynı odada kalmamak için tüm günümü dışarıda geçirip akşam yatıya başka arkadaşlara giderken, sözlü olarak sürekli hatırlatmalarıma karşın bu konuda hiçbir şey yapılmadı. Elektrik, su kesintileriyle karşılaşma anlarımın en talihsiz anlara denk gelmesiyse, cidden krize soktu beni. En sonunda ben de kurtuluşa erdim. Ve formda ayrılma gerekçeme yazmakta hiç bir çekince duymadım: “Korkunç hizmet yetersizliğine karşılık bizden hala ücret talep etmeniz.”

  9. İçinde bulunduğumuz akıl almaz durumu, sözde ilgililerin geçiştirmeye yönelik tavırlarını böyle kibar bi dille tek bir kelimesinde abartı olmadan aktardığın için tebrik ederim. Ege üniversitesine hiç yakışmayan bir durum umarım yakın zamanda düzelir çünki sabır kanalları bence tıkandı. Su ve elektriklerin sık sık kesildiği, 24 saat vaad edilen sıcak suyun uzun süren kesintileri, hala giriş çıkışı algılamakta güçlük çeken ve uzuunca bi süre zaten çalışmayan turnikeleri, 3 aydır odalara gece 12 de girmek zorunda bırakan internet yoksunluğu ile tam bir öğrenci “köy”‘ü olduğu kesin…

  10. internet kesintisinin yaşandığı ilk zamanlarda şans eseri eve çıkma planları yapmaya başlamıştık ve bu işkenceyi çok uzun süre çekmeden kurtulduk oda arkadaşımla.. ama o kısa süreçte bile sinirlerimiz oldukça bozulmuştu, o yüzden sizi iyi anlıyorum..
    yurtla ilgili senin de tespit ettiğin en temel 2 sorun yöneticilerin köyün fazla rağbet görmesinden dolayı “biri gider biri gelir” mentığında olması ve kalan öğrencilerin de tepki vermekten nedense çok çekiniyor olmasları.. biz yurttan ayrılacağımız kesin olduğu halde para iadeleri ile ilgili dilekçeleri imzalamıştık, ki dilekçede iade istenen tarihte yurtta olmayacaktık.. ancak pek çok kişi kalıcı olmasına rağmen dilekçeyi imzalamayı kabul etmedi.
    diğer odalarda kalan insanların kapılarını kapatmaktan aciz olması, gecenin 3ünde çığlık çığlığa koşuşturmanın nasıl bir saygısızlık olduğunu idraak edememeleri, üst üste şikayetlere rağmen blok yöneticilerinin ya da nöbetçilerin kapıya gelip gürültü yapan kişilerle muhabbet edip geri dönmesi gibi insanı çileden çıkartan olaylar da cabası..
    dile getirdiğin her şeye katılıyorum kısacası..
    seni tanımam etmem, ama köyden kurtulduğuna sevindim =)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir